15 Nisan 2015

RÜYÂ BİTER

Sınırsız sayıda seçenek vardır ve bu daima böyledir. Velakin insan; her anında, bu sınırsız sayıda seçenekten, sadece bir tanesine gidebilir.

Sayısız koşullanma faktörü, iç içe geçmiş sayısız sebeple bir araya gelir ve hepsinin üzerinde anlayışımız oturur. İçinde bulunduğumuz koşullar ve eriştiğimiz anlayış düzeyine en uygun olan seçeneği seçmeye 'esasen' mecburuzdur. Bu mecburiyet bir hayırdır. Bu mecburiyet; kendisinin hediyesi olan, 'acı-tatlı deneyimler ve bunların idraki' aracılığıyla, daha derin bir anlayışın ve meyvelerinin hazırlayıcısıdır. Bu başka türlü olamaz. Bu minvalde ilk hareket, hareketin her merhalesi için kaçınılmaz olarak belirleyicidir ve kaderimiz o ilk hareketle beraber yazılmıştır. Her şey, başka türlü olması mümkün olamayacak şekilde, olmakta olduğu gibi olmaktadır.

Dolayısıyla hiç kimse anlayışından veya anlayışsızlığından ötürü, eksik, yanlış, kötü sayılamaz. Kişi ancak kendi anlayışına uygun olanın dışında davranmakla kendisini eksik, yanlış, kötü sayabilir. Ve kişi kendi anlayışına uygun olanın dışında bir davranış ortaya koyamaz. En fazla koyduğunu sanır ki, bu bile anlayışının derinliğine uygun şekilde gerçekleşir. Bu bağlamda sorumluluk, ilk hareketi başlatana aittir ve esasen yok sayılabilir.

Hür irade mi?

Hür irade, hareketin içindeki hareketsiz ve değişmez noktada saklıdır. Gerisi sadece hareketin türlü türlü şekillere bölünmüş hikayesidir.

Farkındalık; hikayesizlik, sessizlik, seçimsizlik, hareketsizlik demektir. Farkındalık; gözün, gördüğünde kendisini görmesi demektir. Farkındalık, hikayeyi unutup hikaye anlatırken unutulanı hatırlamak demektir. Farkındalık, gürültünün içindeki sükûnet demektir. Farkındalık, sınırsız seçeneğin içindeki seçimsizlik ve hareketin içindeki hareketsizlik demektir.

Son hareket, hareketsizliğin bütünüyle keşfine doğrudur. Tam orada - olmakta olan her şey, olmayı sürdürmeyi bırakır ve çözülür. Kader erir ve hikayeler silsilesi nihayete erer.

Hareket, başladığı yerde - hareketsizlikte - sona eriyor ise o halde ilk hareket, ancak cehalet olabilir ve hareketsizlik, unutulmuşu hatırlamaktan başka bir şey değildir.

İnsan aslında 'nasıl uyandığının rüyâsını' görmekte ve anlayış derinleştikçe rüyâ incelmektedir. Anlayış ise sonsuz sayıda farklı yoldan denize ilerleyen bir damla gibi varacağı menzile yazgılıdır. Kaygı, korku, endişe, hırs, heves ve arayış... Hepsi rüyâda kaybolmuşluktur.

Rüyâ biter.

Her rüyâ biter.

Ama hikâyeler güzeldir.




Hikâyeler, içindeki her şeyle beraber güzeldir.
Buna uyanan, rüyâdan da uyanır.

Hiç yorum yok: