25 Ekim 2010

Kaplumbağa

Şifrelerin kırılır bir gün
an-sızın

Ve yürümeye başlar
sözlerin...

Karanlıkta bile
görerek
yarın olacakları...

Kaplumbağa sükunetiyle
ilerler

Hafiflemiş ve ayık bir yürekle

En derine iner...

24 Ekim 2010

Geçmişini Sev


İnsan kendisini her neye 'zorlasa' şiddet uygulamış olur. Bu sevgi bile olsa fark etmez. Zorlama sevgi olamaz asla. Sevgi 'anlayışın' doğal ürünüdür. Eriştiği anlayış kadar sevmeye açıktır insan.

Geçmişin en büyük engelindir. Çünkü geçmişinden şiddet yaraları duruyor kalbinde hala kanamaya devam eden. Geçmişinde kendini çok zorladın ve böylece açılmış ve henüz kapatılmamış bir çok dosya bilinçaltının en karanlık raflarında kaldı. Kabullenilmesi, anlaşılması, affedilmesi gereken binlerce anı var unuttuğunu sandığın. Sen unutmaya da sevmeye de zorlasan kendini fark etmez. Zorladıkça, sadece yeni ve daha derin yaraların olacak. O yaralar en olmadık zamanlarda acıtmaya devam edecekler. Eğer bugün bakamazsan içine dürüstçe ve anlayışının sevgisiyle - ne olduğunu bilemeden yüzünü hep ölüme döneceksin. Seni ab-ı hayatla beslemeyeni silmek, öldürmek isteyeceksin.

Geçmişini silme; geçmişini sev. Unutmaya çabalama, sırtını dönme ona; çünkü onun sana söyleyecekleri var ve sesini duyuramadığı müddetçe daha şiddetli bağıracak, daha çok kanatacak. Narin, kırılgan bir çiçeği sever gibi sev onu. Bu çiçeğin sana açılmasına izin ver. Yoksa elindeki hep diken yarası olacak. Yeniden anlamlandırmaya da kalkma başına gelenleri. Büyüdün o günlerden bu günlere. Geldiğin yer başka ise bakan gözlerin de başka olsun artık. Daha büyük bir yerden bak geçmişine ve ona yeni elbiseler de dikme. Bırak çıplaklığıyla önünde dursun. Ve yeni doğmuş bir bebeğe verdiğin şefkati kendi geçmişinden de esirgeme; o çıplaklık ve acz içindeyken. Geçmişini sev; sana bugününü verdiği için sev.

Bugün gözlerin anın hediyesini göremeyip geçmişin çöplüğünde eşelenmeye devam ediyorsa hala, Tanrı'yla kavgalısın demektir. Bir şeyler başka türlü olmalıydı diyorsun demektir. Kaderinden şikayetçisin demektir. Hayatın nasıl işlediğini henüz anlamıyorsun demektir. Annesi istediğini vermediğinde küsen ya da hırçınlaşan çocuklar gibi davranıyorsun demektir. Çocuk aklınla ve olanca cehaletinle, anneni cehaletle suçluyorsun demektir. Kabul et ki körsün. Gözünün önündekini görmüyorsun. Mevsimleri görmüyorsun. Hayatın döngülerini, inişlerini, çıkışlarını görmüyorsun. Kaosun ne işe yaradığını görmüyorsun. Acının sadist bir Tanrı'nın icadı olduğunu sanıyorsun. Kendi yarattığın acılara bakar kör iken hayatın acılarından şikayet ediyorsun... "Kabul; alıştım" dediğinde de körlüğünü tescillemekten öteye gitmiyorsun.

Geçmişini silme, geçmişinden kaçma, geçmişinden korkma, geçmişinle uğraşma, geçmişine kızma... Farzet ki geçmişin senin şefkatine emanet edilmiş kimsesiz bir çocuk. Sev o çocuğu. Sev ve onun kimsesi ol...

07 Ekim 2010

Bazen

Ardından bakarsın bazen
Geçer gider silik bir rüyada sevilen
Tam yüreğinin üzerinden

Çeviremezsin olup biteni yolundan
Düğümlenir kendi ellerinle zaman

Bırakamasan da bırakanı öylece
Gidemesen de gidenden kolayca

Akacaktır elbette - akacak olan
Ve olacaktır elbette - olacak olan