30 Temmuz 2014
Çirkin
Senden beridir çirkinim
Sana doğru güzel
Sen misin aranılan
Yoksa ben miyim ezel?
Neye açtılardı da
Neden soldu çiçekler?
Neydi meseleleri
Neden geçip gittiler?
İlk gençliğim sende kaldı ihtimal
Son baharım bana kalmasa ne çıkar?
Altı aymış ömrü aşk acısının bile
Ölümsüzmüş lakin aşk; öyle diyorlar.
Arılar isyan eder mi hiç;
Çiçekler birbirine küser mi?
Gelen bahar mı yaz mı kim sorar
Ekinler şüpheye düşer mi?
Sana doğru güzel
Sen misin aranılan
Yoksa ben miyim ezel?
Neye açtılardı da
Neden soldu çiçekler?
Neydi meseleleri
Neden geçip gittiler?
İlk gençliğim sende kaldı ihtimal
Son baharım bana kalmasa ne çıkar?
Altı aymış ömrü aşk acısının bile
Ölümsüzmüş lakin aşk; öyle diyorlar.
Arılar isyan eder mi hiç;
Çiçekler birbirine küser mi?
Gelen bahar mı yaz mı kim sorar
Ekinler şüpheye düşer mi?
KAYIP - ARANMIYOR
Şair şiirinde, ressam resminde, mimar eserinde...
Heykel yontucusu elindeki çamurda kayıptır misal.
Göz gördüğünde, kulak işittiğinde, yürek çarptığında...
Ve el verdiğinde kayıptır misal.
Usta emeğinde kayıptır.
Anne, çocuğunun gözlerinde; dost dostunda...
Velhasılı - insan en çok severken kayıptır.
Ve insan en çok sevdiği anda bulunmuştur.
Heykel yontucusu elindeki çamurda kayıptır misal.
Göz gördüğünde, kulak işittiğinde, yürek çarptığında...
Ve el verdiğinde kayıptır misal.
Usta emeğinde kayıptır.
Anne, çocuğunun gözlerinde; dost dostunda...
Velhasılı - insan en çok severken kayıptır.
Ve insan en çok sevdiği anda bulunmuştur.
Cinai Şebeke
İnsan bilmediğini safça sever;
Az bildiğini öldürmeye meyleder - korkusundan;
Ancak canını verebildiğinde gönüllü - tam bilebilir.
O yüzden güzeldir; kendini hiç bilmemek
Ve eğer aşk ise yolun başı - sonu
Güzeldir korkudan geçerek - ölümü keşfetmek.
Az bildiğini öldürmeye meyleder - korkusundan;
Ancak canını verebildiğinde gönüllü - tam bilebilir.
O yüzden güzeldir; kendini hiç bilmemek
Ve eğer aşk ise yolun başı - sonu
Güzeldir korkudan geçerek - ölümü keşfetmek.
Ne Yapmalıyım?
Seni soru işaretlerinden kurtarmalı mıyım?
Yoksa sana sorularının kendi içinde zaten bulacağın en doğru cevabı için alan yaratmalı, zaman ve izin mi vermeliyim? Seninle ilişkimde kendi adıma yapabildiğimin en iyisinin dışında bir şey yapabilir miyim ve bunu yapmak beni bir kurtarıcı mı yapar yoksa seçeneksiz mi kılar? Seçenekler içinde olası en hayırlı olan dışında seçebileceğim bir şey gerçekten var mıdır?
Kendine kurtarıcı rolü biçen, kendini bir "şey" sanarak üstünlük taslamış, ötekinde eksik gördüğünü kendi kıt görüşüyle tamamlama iddiasına kapılmış ve aslında kendindeki eksiği ötekine yamamış olur. Kurtarıcı rolüne soyunmak kibirdir ve bir etikete ihtiyaç duymaksızın elinden gelenin en iyisini sevgiyle hayata vermek ise kurtarmaktır. Kimi? Hadi sen söyle...
Kendini kendinden kurtarabilen kendine kavuşur.
Yoksa sana sorularının kendi içinde zaten bulacağın en doğru cevabı için alan yaratmalı, zaman ve izin mi vermeliyim? Seninle ilişkimde kendi adıma yapabildiğimin en iyisinin dışında bir şey yapabilir miyim ve bunu yapmak beni bir kurtarıcı mı yapar yoksa seçeneksiz mi kılar? Seçenekler içinde olası en hayırlı olan dışında seçebileceğim bir şey gerçekten var mıdır?
Kendine kurtarıcı rolü biçen, kendini bir "şey" sanarak üstünlük taslamış, ötekinde eksik gördüğünü kendi kıt görüşüyle tamamlama iddiasına kapılmış ve aslında kendindeki eksiği ötekine yamamış olur. Kurtarıcı rolüne soyunmak kibirdir ve bir etikete ihtiyaç duymaksızın elinden gelenin en iyisini sevgiyle hayata vermek ise kurtarmaktır. Kimi? Hadi sen söyle...
Kendini kendinden kurtarabilen kendine kavuşur.
Sümüklü Kızlar
Dünyaya aitti, çığlıkları işiten kulak
Ankara Garında aşk vardı oysa
Kutsal bir şeydi hem yağmur
Sümüklü kızlar kadar bilmiyor da olsak
Ankara Garında aşk vardı oysa
Kutsal bir şeydi hem yağmur
Sümüklü kızlar kadar bilmiyor da olsak
AÇGÖZLÜ OLMAYALIM
Ben her kimsem
Sen her neredeysen
Aramadan, aranmadan
Tesadüfen, kendiliğimizden
Münasipsek kavuşalım
Vuracağı kadar vursun
Duracağı yerde dursun
Sen sus
Ben susayım
Yürekte her ne varsa,
Gözlerimiz konuşsun
Senden konuşalım
Benden konuşalım
Bizden konuşmayalım
Masumane akıyorsa güzellik
Açgözlü olmayalım
Güzelliğe ad koymayalım
Sen her neredeysen
Aramadan, aranmadan
Tesadüfen, kendiliğimizden
Münasipsek kavuşalım
Vuracağı kadar vursun
Duracağı yerde dursun
Sen sus
Ben susayım
Yürekte her ne varsa,
Gözlerimiz konuşsun
Senden konuşalım
Benden konuşalım
Bizden konuşmayalım
Masumane akıyorsa güzellik
Açgözlü olmayalım
Güzelliğe ad koymayalım
Var - Yok
Kesinti varsa ikilik vardır.
İkilik varsa kutupsallık vardır.
Kutupsallık varsa hareket vardır.
Hareket varsa olasılık vardır.
Olasılık varsa tehlike ve fırsat vardır.
Tehlike ve fırsat varsa yaşam ve ölüm vardır.
Yaşam ve ölüm varsa süreklilik vardır.
Süreklilik varsa kesinti yoktur.
İkilik varsa kutupsallık vardır.
Kutupsallık varsa hareket vardır.
Hareket varsa olasılık vardır.
Olasılık varsa tehlike ve fırsat vardır.
Tehlike ve fırsat varsa yaşam ve ölüm vardır.
Yaşam ve ölüm varsa süreklilik vardır.
Süreklilik varsa kesinti yoktur.
BİLMEDEN BİLMEK
Unutmayı bilmeyen
Hatırlamayı bilemez
Asla unutulmasa da
Acıyı bilmeyen
Lezzeti bilemez
Acı, lezzete çeşni olsa da.
Gürültüyü bilmeyen
Sükuneti bilemez
Sükut gürültüyü sarsa da.
İstemeyi bilmeyen
Tatmini bilemez
Gerçek bir ihtiyacı olmasa da.
Açgözlülüğü bilmeyen
Kanaatkarlığı bilemez
Cömertliğe bir sınır olmasa da.
Aramayı bilmeyen
Bulmayı bilemez
Aradığı hep kendinde olsa da.
Çabayı bilmeyen
Akışı bilemez
Zorla güzellik olmasa da.
Tutmayı bilmeyen
Bırakmayı bilemez
Kendiliğine bırakılmış olsa da.
Zoru bilmeyen
Kolayı bilemez
Ne kolay, ne zor olsa da.
Zamanı bilmeyen
Aşkı bilemez
Aşkın bir zamanı olmasa da
Hatırlamayı bilemez
Asla unutulmasa da
Acıyı bilmeyen
Lezzeti bilemez
Acı, lezzete çeşni olsa da.
Gürültüyü bilmeyen
Sükuneti bilemez
Sükut gürültüyü sarsa da.
İstemeyi bilmeyen
Tatmini bilemez
Gerçek bir ihtiyacı olmasa da.
Açgözlülüğü bilmeyen
Kanaatkarlığı bilemez
Cömertliğe bir sınır olmasa da.
Aramayı bilmeyen
Bulmayı bilemez
Aradığı hep kendinde olsa da.
Çabayı bilmeyen
Akışı bilemez
Zorla güzellik olmasa da.
Tutmayı bilmeyen
Bırakmayı bilemez
Kendiliğine bırakılmış olsa da.
Zoru bilmeyen
Kolayı bilemez
Ne kolay, ne zor olsa da.
Zamanı bilmeyen
Aşkı bilemez
Aşkın bir zamanı olmasa da
Aşk mı istiyorsun?
Alışkanlığa, tekrara, rutine, korkuya, zorlamaya, hesaba, imkânsıza, olumsuza, mecburiyete, yalana, sahteye, çirkinliğe, kibre yeri olmayan tek şey aşktır.
Aşk masumiyettir ve en yaratıcı enerjidir. Olağan insanı olağanüstü yapan güçtür.
Aşk her birimizin içinde mevcuttur. Ama gözlerimiz, aklımız, muhakememiz, beklentimiz vs. fazlasıyla dışarı ile ilgili ve meşguldür. İnsan kendi içindeki bu sınırsız kaynakla yeniden bağlantı kurdukça - bilinmezler, bilinir; imkansızlar, mümkün olmaya ve her şey güzelleşmeye başlar. İlham ve yaratıcılık devreye girer.
Aşk, insanın yükünü alır ve ona her defasında yeni bir hayat bahşeder.
Aşk mı istiyorsun?
İşi kirletme - işine ruhunu, kalbini kat.
İlişkiyi kirletme - her kiminleysen sadece onunla ol, ona masumiyetini sun.
Kendini kirletme - gerçeği; kibirine, önyargılarına, peşin hükümlerine kurban etme.
Kendinden başlayarak; hayatı, insanları, işini, her ne ile karşılaşır isen onu, oracıkta - SEV
Karakuş Bilmez
Ne yöne uçar Karakuş;
Yeri yurdu, yöresi neresidir?
Issızlığın ortasında öyle bir başına
Derdi, neşesi nedir;
Özlemi, hevesi kimedir?
Nedir emaneti ve kimde saklıdır yüreği?
Kendinden çokça emin;
Suya, toprağa fazlaca yakın
Çözülüverecekse bir gün kaderi
O kader hangi menzildedir?
Karakuş bilmez.
Bilen bilir.
Nereye uçarsa uçsun
Yeri yurdu, yöresi
Derdi, neşesi
Özlemi, hevesi hep odur.
Emaneti odur,
Yüreği ona emanettir.
O kader ki aşk menzilinde
O aşk ki aldığı her nefestedir.
Yeri yurdu, yöresi neresidir?
Issızlığın ortasında öyle bir başına
Derdi, neşesi nedir;
Özlemi, hevesi kimedir?
Nedir emaneti ve kimde saklıdır yüreği?
Kendinden çokça emin;
Suya, toprağa fazlaca yakın
Çözülüverecekse bir gün kaderi
O kader hangi menzildedir?
Karakuş bilmez.
Bilen bilir.
Nereye uçarsa uçsun
Yeri yurdu, yöresi
Derdi, neşesi
Özlemi, hevesi hep odur.
Emaneti odur,
Yüreği ona emanettir.
O kader ki aşk menzilinde
O aşk ki aldığı her nefestedir.
Can
Kapısı açık bir kafeste
Özgürlüğünü umardı şaşkın kuş
Hafiflikti oysa;
Ona ağır gelen dertleri
Kanadından bir tüy koptu
Usulca kondu selamı omzuma
Can niyetine
Yüzerdi aşk deryasında
Ama bilmezdi balık
Cahildi, sarhoştu
Ne içine ne dışına
Sığamazdı;
Hep ağır çekerdi hevesi.
Kör bir balıkçının oltasına takıldı
Sırra kadem bastı sonunda
Can diyetine
Özgürlüğünü umardı şaşkın kuş
Hafiflikti oysa;
Ona ağır gelen dertleri
Kanadından bir tüy koptu
Usulca kondu selamı omzuma
Can niyetine
Yüzerdi aşk deryasında
Ama bilmezdi balık
Cahildi, sarhoştu
Ne içine ne dışına
Sığamazdı;
Hep ağır çekerdi hevesi.
Kör bir balıkçının oltasına takıldı
Sırra kadem bastı sonunda
Can diyetine
KABIMA SIĞAMADAN
Sen de bir kalemsin;
yazmazsan ne işe yararsın
ey insanoğlu?
Yazarak tüket kendini
Ve izlerinde yaşa.
İlham ol; hafiflik ol;
Şairin nefesinde yaşa.
Güzellik ol; söze dökül;
Konduğun yüreklerde yaşa
İncelikle dokun, dokunduğunu var et;
Maharetli ellerde yaşa.
İster hüzün, ister sevinç ol;
Hoş bir sedanın tınısında titreş
İçli bir şarkıda yaşa
Strateji
Strateji önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yol demektir. Bir başka tanımla, 'benimsenen politikaların' hayat bulması amacıyla politik, ekonomik, psikolojik ve askeri güçleri bir arada kullanma bilim ve sanatıdır.
Bir oyunda yer almak ve yol almak istediğinizde oyunun kurallarını bilir ve ona uygun şekilde sizi sonuca götüreceğini umduğunuz yollar seçersiniz. Bir strateji ile hareket edersiniz. Takım sporu yapan; kişisel ya da kurumsal ilişkilerinde bir şekilde rekabet oyununu oynamış, öyle ya da böyle bir sonuç için, hedef için, amaç duygusuyla hareket etmiş herkes bunu bilir. Stratejinin hayatta yeri yok, asla kullanmayın demiyorum elbette. Ama strateji, tanımı gereği oyunun içinde olmak ve kalmak demektir. Bu özellikle bazı konular - örneğin ilişkiler için, önemli bir tercih meselesi...
Oyun verimsiz ve sevimsiz bir oyun ise; kazanmak aslında kaybetmekten başka bir şey değilse; politik, ekonomik, psikolojik, askeri vs. güç kazanmak ve o güçle 'kendince' Dünyayı, bir işi yahut ilişkiyi yeniden düzenlemek fikri, sadece yeni ve daha büyük problemler yaratıyorsa; oyunda başarmak değil, oyunu değiştirmek bile değil, oyunu bitirmek meseleyse; akıl oyunlarını bırakma zamanı gelmiş de geçiyor demektir.
Akıl, bir hediyedir. Lazımdır ve aklı yok sayarak ancak yerinizde sayar ve çokça acı çekersiniz. O hediyeyi kullanmalı elbette. Ama hatırlamak da lazım ki akıl seni bir durağa getirecek ve oradan öteye 'sadece' akılla yol almaya çalışırsan, o bir engele dönüşecek. Oradan sonra sezginin ve sevginin kanatlarıyla yol alabilirsin.
Aşkın stratejisi tektir - "var saydığın her şeyi, hakiki olmayan her şeyi yık" ve sen ne kadar strateji kurmaya da kalksan, var saydığın her şey geçici ve yıkılmaya teşne. O halde çok kasma kendini. Dünyayı kurtarmak, onu ya da bunu kazanmak, hatta bir aşk inşa etmek ve daha binbir türlü ütopyalar yaratmak istiyorsan bu senin oyunun, dilediğince stratejiler kur. Mücadeleye gir, savaş ve hatta barış için bile savaşlar icat et. Hepsi geçici ve yıkılacak. En sonunda ne sahici bir strateji ne de oynanası bir oyun bulacaksın.
Bir oyunda yer almak ve yol almak istediğinizde oyunun kurallarını bilir ve ona uygun şekilde sizi sonuca götüreceğini umduğunuz yollar seçersiniz. Bir strateji ile hareket edersiniz. Takım sporu yapan; kişisel ya da kurumsal ilişkilerinde bir şekilde rekabet oyununu oynamış, öyle ya da böyle bir sonuç için, hedef için, amaç duygusuyla hareket etmiş herkes bunu bilir. Stratejinin hayatta yeri yok, asla kullanmayın demiyorum elbette. Ama strateji, tanımı gereği oyunun içinde olmak ve kalmak demektir. Bu özellikle bazı konular - örneğin ilişkiler için, önemli bir tercih meselesi...
Oyun verimsiz ve sevimsiz bir oyun ise; kazanmak aslında kaybetmekten başka bir şey değilse; politik, ekonomik, psikolojik, askeri vs. güç kazanmak ve o güçle 'kendince' Dünyayı, bir işi yahut ilişkiyi yeniden düzenlemek fikri, sadece yeni ve daha büyük problemler yaratıyorsa; oyunda başarmak değil, oyunu değiştirmek bile değil, oyunu bitirmek meseleyse; akıl oyunlarını bırakma zamanı gelmiş de geçiyor demektir.
Akıl, bir hediyedir. Lazımdır ve aklı yok sayarak ancak yerinizde sayar ve çokça acı çekersiniz. O hediyeyi kullanmalı elbette. Ama hatırlamak da lazım ki akıl seni bir durağa getirecek ve oradan öteye 'sadece' akılla yol almaya çalışırsan, o bir engele dönüşecek. Oradan sonra sezginin ve sevginin kanatlarıyla yol alabilirsin.
Aşkın stratejisi tektir - "var saydığın her şeyi, hakiki olmayan her şeyi yık" ve sen ne kadar strateji kurmaya da kalksan, var saydığın her şey geçici ve yıkılmaya teşne. O halde çok kasma kendini. Dünyayı kurtarmak, onu ya da bunu kazanmak, hatta bir aşk inşa etmek ve daha binbir türlü ütopyalar yaratmak istiyorsan bu senin oyunun, dilediğince stratejiler kur. Mücadeleye gir, savaş ve hatta barış için bile savaşlar icat et. Hepsi geçici ve yıkılacak. En sonunda ne sahici bir strateji ne de oynanası bir oyun bulacaksın.
DENGEMİ ARIYORUM
Ömrümde söyleyeceğim sözü, hep patavatsızlık derecesinde bir açıklıkla dile getirdim. Dostlarım beni çokça uyardılar bu konuda; zamanından önce söylenmiş sözler, çokça fırsat kaçırmana ve gereksiz acılar çekmene sebep olur, oluyor diye. Hakları var, yok değil; az acı olmadı hayatımda. Ama kendimi gizleyemiyorum, taktik oyunlar filan oynayamıyorum. Oynamaya kalkarsam, muhakkak elime yüzüme bulaştırıyorum. Öğrenmem gerektiğini düşündüğümden değil ama anlamak istediğimden, öğrenmeye çalışıyorum şimdilerde... İnsanoğlunun korkuları üzerine kurduğu Dünyayı görüp hayrete düşüyorum sık sık. Yalnız kalmanın, işsiz ya da parasız kalmanın kendisi, insanın bu ya da benzer korkuları yaşamamak adına bulduğu taktik çözümlerden çok daha kolay, gerçek ve soylu geliyor bana.
Çokça iş değiştirmek durumunda kaldım mesela, yöneticilerimin diliyle ve onların beklentilerine uygun konuşamadığım için. Çokça iş batırdım mesela, müşterilerin diliyle onların beklentilerine uygun konuşamadığım için. Esnek olmaktan bahsetmiyorum; kendimce doğru bildiğim yoldan şaşmamaktan, sözümü sakınmadan ve hesap yapmadan söylemekten ve yürümekten söz ediyorum. Sonuçta işsiz ve parasız bolca zamanım oldu. Amma velakin gönlümdeki mutlulukla yapacağım işi bulma ve onu var etme gücüm oldu binlerce kere şükürler olsun ki.
İlişkilerim derseniz, çokça yalnızlık çektim ömrümde... Çoğu zaman tanıştığım anda hissettim; bir kadına çekildiğimi ya da onunla özel bir bağımız olamayacağını. Bir kadına çekildiysem; beklemeye, ilişkiyi geliştirmeye, onu korkutmadan yakınlık kurmaya, kalbini kazanmak için numaralar yapmaya hiç yüreğim elvermedi. Hissettiğimi, hissettiğim gibi ve dümdüz söyledim. Belki bu yüzden, sadece iki kadın girdi hayatıma. Daha doğrusu sadece iki kadın böylesi düz konuşan ve yaşayan birisini hem de hiç uzatmadan Dünyasına almaya cür'et etti. Biri ayrıldığım eşim ki bana beni verdi; diğeri ayrıldığım aşkım ki bana Dünyaları verdi. Her ikisi de her daim başımın üzerindedir.
Şimdi ben kimilerince 'patavatsız olmaya' ve 'burnumun dikine gitmeye'; bana sorarsanız, dürüstçe hissettiklerimi, sonuçlarını tartmaya ihtiyaç duymaksızın söylemeye ve yolumda yürümeye devam etmeli miyim? Bilmem ki? Belki bir bilen söyler... Denge bulmayı öğreniyorum herhalde...
Çokça iş değiştirmek durumunda kaldım mesela, yöneticilerimin diliyle ve onların beklentilerine uygun konuşamadığım için. Çokça iş batırdım mesela, müşterilerin diliyle onların beklentilerine uygun konuşamadığım için. Esnek olmaktan bahsetmiyorum; kendimce doğru bildiğim yoldan şaşmamaktan, sözümü sakınmadan ve hesap yapmadan söylemekten ve yürümekten söz ediyorum. Sonuçta işsiz ve parasız bolca zamanım oldu. Amma velakin gönlümdeki mutlulukla yapacağım işi bulma ve onu var etme gücüm oldu binlerce kere şükürler olsun ki.
İlişkilerim derseniz, çokça yalnızlık çektim ömrümde... Çoğu zaman tanıştığım anda hissettim; bir kadına çekildiğimi ya da onunla özel bir bağımız olamayacağını. Bir kadına çekildiysem; beklemeye, ilişkiyi geliştirmeye, onu korkutmadan yakınlık kurmaya, kalbini kazanmak için numaralar yapmaya hiç yüreğim elvermedi. Hissettiğimi, hissettiğim gibi ve dümdüz söyledim. Belki bu yüzden, sadece iki kadın girdi hayatıma. Daha doğrusu sadece iki kadın böylesi düz konuşan ve yaşayan birisini hem de hiç uzatmadan Dünyasına almaya cür'et etti. Biri ayrıldığım eşim ki bana beni verdi; diğeri ayrıldığım aşkım ki bana Dünyaları verdi. Her ikisi de her daim başımın üzerindedir.
Şimdi ben kimilerince 'patavatsız olmaya' ve 'burnumun dikine gitmeye'; bana sorarsanız, dürüstçe hissettiklerimi, sonuçlarını tartmaya ihtiyaç duymaksızın söylemeye ve yolumda yürümeye devam etmeli miyim? Bilmem ki? Belki bir bilen söyler... Denge bulmayı öğreniyorum herhalde...
Hakikat
Kelamın ve sükutun ötesi ve ta kendisi
Bilinenin ve bilinmeyenin ötesi ve ta kendisi
Orada olanın ve hiç orada olmamış olanın ötesi ve ta kendisi
Hiç değişmeyen ve her an yeni olanın ötesi ve ta kendisi
Her şeyi kapsayan ve her şeyde kapsananın ötesi ve ta kendisi
Her şeyi yutan ve her şeyi doğuranın ötesi ve ta kendisi
Senin benim olanın ve asla olmayacak olanın ötesi ve ta kendisi
Göreceli ya da mutlak olanın ötesi ve ta kendisi
İyinin, kötünün; güzelin çirkinin ötesi ve ta kendisi
Sıfırın, birin; buçuğun, küsuratın ötesi ve ta kendisi
Bilinenin ve bilinmeyenin ötesi ve ta kendisi
Orada olanın ve hiç orada olmamış olanın ötesi ve ta kendisi
Hiç değişmeyen ve her an yeni olanın ötesi ve ta kendisi
Her şeyi kapsayan ve her şeyde kapsananın ötesi ve ta kendisi
Her şeyi yutan ve her şeyi doğuranın ötesi ve ta kendisi
Senin benim olanın ve asla olmayacak olanın ötesi ve ta kendisi
Göreceli ya da mutlak olanın ötesi ve ta kendisi
İyinin, kötünün; güzelin çirkinin ötesi ve ta kendisi
Sıfırın, birin; buçuğun, küsuratın ötesi ve ta kendisi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)