27 Ağustos 2009

Ümitsiz AŞK


Işık;
aşkı karanlığın.
eksildikçe yakınlaşır
ve bir gün

"yok"

olduğunda tamamen!
erer vuslata.
.
.
.
"Hiç" "yok" "olur" mu?

26 Ağustos 2009

Sevgi Gözetir - Aşk Delirtir II


“Gün Titriyor Avucumda”

Karanlık ışığa çıkmak ister.
Gün eksiltir.

Gün sevgiden
Işık aşktan

Haddini bilmek sevgiden
Haddinden fazlası aşktan

Kabuk sevgiden
Kabukları kırmak aşktan

Çizgi sevgiden
Çember aşktan

Altını çizmek sevgiden
Altında kalmak aşktan

Üstünü çizmek sevgiden
Taşmak aşktan

Yükselmek sevgiden
İçine düşmek aşktan

Gidiş – geliş sevgiden
Dönüş aşktan

Kaybetmek – bulmak sevgiden
Aranmak aşktan

Öteki sevgiden
Beriki aşktan

Yakan canan sevgiden
Yanan can aşktan

Kabuk sevgiden
Yara aşktan

Renk sevgiden
Cümbüş aşktan

Hepsi – belki sevgiden
Kesinlik aşktan

Mesele sevgiden
Meseli aşktan

25 Ağustos 2009

Amor Fati


Şans gerçekleşme olasılığı düşük bir şeyin gerçekleşmesidir.

Gerçekleşen düşük olasılıklı şey onu yorumlayana göre iyi bir şey ise buna onu yorumlayan kişi "ne şanslıyım" diyerek tepki verir. Piyangodan büyük ikramiye kazanmak gibi...

Gerçekleşen düşük olasılıklı şey onu yorumlayana göre kötü bir şey ise buna onu yorumlayan kişi "ne kara talihim varmış" diyerek tepki verir. Kafana saksı düşmesi gibi…

Ve şansa dair yorumlar zamanla, durumla ve daha bir çok şeyle değişir. İkramiye çıktıktan sonra hayatının altüst olması ya da kafana saksısı düşen hanımefendinin hayatının kadını olması gibi. İşte bu yüzden hayatta şans diye bir şey vardır ancak şanslı olmak ya da şanssız olmak diye bir şey yoktur.

Sürekli şanslı ya da sürekli şanssız olmak diye bir şey ise hiç yoktur. Çünkü 1000 defa da zarlar ters gelse 1001. defa istediğin şeyin gelmeyeceğini garanti edemezsin. Yani zar atmaya daima 0'dan başlarsın ve şanslı olup olmadığını her an yeniden yorumlarsın. Önemli olan şanslı ya da şanssız olmak değil karşılaştığın her durumu ileride bir gün iyi şans olarak addedeceğin bir cevapla karşılamaktır.

En iyisi başına gelen şeyin – bu ne olursa olsun – daima hayrına olduğunu varsaymak ve elinden gelenin en iyisini yapmaktır. Ve ilginç olan sen bunu yaptığında şansının da açıldığını göreceksin.

Kader hayatı önceden belirli bir yoldan yürümektir.

Yol, yoldaki kişi için bulunduğu yerden bakıldığında güzel bir yola benziyorsa “ne güzel kaderim varmış” diyecektir. Hayat yolunda “güzel” insanlarla karşılaşmak ve onlarla mutluluğu paylaşmak gibi. Ya da “güzel” yerlerden geçmek ve keyiflenmek gibi…

Yol, yoldaki kişi için bulunduğu yerden bakıldığında berbat bir yola benziyorsa “ne kötü kaderim varmış” diyecektir. Hayat yolunda “kötü” insanlarla ve durumlarla karşılaşmak ve acı çekmek gibi. Ya da “kötü”, “tehlikeli” yollardan geçmek ve korkmak gibi…

Ve kaderimize ilişkin yorumlar zamanla, durumla ve daha bir çok şeyle değişir. Karşılaştığın güzel insanlardan beklediğin özel şeyleri bazen alamamak ya da bir gün onları kaybedip yalnız kalmak gibi. Ya da “kötü”, “tehlikeli” yollardan geçip eşsiz bir manzaraya ulaşmak gibi… İşte bu yüzden hayatta kader diye bir şey vardır ancak “iyi” ya da “kötü” kader diye bir şey yoktur.

Kaderinin sürekli acı ya da sürekli mutluluk içermesi diye bir şey ise hiç yoktur. Çünkü tüm ömrün acı içinde de geçse hayata gözlerini mutlu kapatamayacağını kimse söyleyemez. Yani kaderin her an yeni bir kaderdir ve önemli olan yol değil onu harika bir yolculuk yapabilmektir. Harika bir yolculuk isteyen içine her türlü duyguyu serpiştirip sonunu mutlu bitirir.

En iyisi başına gelen şeyin – bu ne olursa olsun – daima hayrına olduğunu varsaymak ve elinden gelenin en iyisini yapmaktır. Ve ilginç olan sen bunu yaptığında kaderinin de güzel bir kader olduğunu göreceksin.

“Amor fati”

Labirent


Yalansız yaşamak; ışıkta yaşamak mümkün olmasaydı; karanlıktan çıkış olmazdı. Biz de çıkışı olmayan bir labirentte açlığıyla baş başa peynir arayan zavallı farelerden farksız olurduk. Çıkışı olmayan labirent, labirent değildir. Işıkta yaşamak tek umudu insanın. Umut yoksa yaşamak niye? Evet, hayat eylem sever. Fakat umutsuz eylemin bir anlamı olabilir mi?

Çöldeysen istersin. Su istersin, gölge istersin, çölden çıkış istersin, bir Allah kulu, bir yoldaş istersin, bir ses istersin. Çünkü çölün cazip bir tarafı yoktur. Ve ararsın. Ve istersin.. Ve ararsın... Ve büyütürsün... Susuzluğunu, eksikliğini, arayışını, bekleyişini...

Ve zaten en başından yanılgıda olduğunu göremeden labirentten çıkamazsın. Yanlış yönü gösteren pusula ile okyanusa açılmak kimseyi aradığı limana götürmez. Ve hayat sınırsız deneme - sınırsız yanılma oyunu olmamalı.

Çölün kendi cazibesini görebildiğinde çöl artık çöl değildir ve içinde büyüttüğün, çöl olmaktan çıkıp bir vaha olur birdenbire. Ne iyi şey; içinde bir çöl değil bir vaha, bir göl, bir orman büyütmek.

14 Ağustos 2009

Göz

Göz kapıdır;
Kapılar kapalıdır.

Göz kapıdır;
Aşk kapının anahtarıdır.

12 Ağustos 2009

Aşikar

Adım aşikar - hiç sır olmadı hayatımda.
Sıfırdan ne geriye ne ileriye sardım;
Ne unutulası bir şey yaşadım;
Ne de yaşanası bir şey unuttum kenarda.

Kim için?


Değerinin üzerinde etikete sahip olanlar ve hak ettiği değeri alamamış olanlar,
(insanlar, şirketler, ekipler, devletler…)

Maddi, manevi, insani, ilişkisel tüm KRİZLER sizin için…
Kaos adalete hizmet eder.

İnsanın olacaksa bir derdi o da değer katmak olmalı.

06 Ağustos 2009

Teselli


İnsan kudretli olmak ister ve bazen olduğunu da sanır ama yanılır. Kudret O’nundur. Diz çöküp boyun eğmesini ve O’na sığınmasını bilmek lazım. Veren de O'dur alan da O’dur. Gücün, aklın yetemediği yerde yeniden ve tüm kalbinle "şehadet" etmek lazım. O’nun aldıklarından “incinmemek” verdiklerinden “böbürlenmemek” lazım.

Sonsuz bir teselli var. Ve bu dünyada var. Çünkü O tüm alemlerde var. Çünkü O her zerrede var. Çünkü O zaten sende var.

O’na gitmek için yöntem lazım değil. Hep birilerinin öğrettiği yollardan yürümek lazım değil. O hakikattir. Yalanı terk ettiğin her an sen O’na vardın. Tek bir imtihan var; yalanı, sahteyi, gölgeyi, maskeyi, nefsini, kendini O’nda yok etmek. O’nun sesi, sözü, nefesi, dokunuşu olabilmek. Bütün acılarıyla, sahte mutluluklarıyla, akıl oyunlarıyla, hikayeleriyle - nefsini baş başa bırakıp O’na yönelebilmek. Ve tüm yaşadıklarımız ve tüm kendimize yaşattıklarımız hep bunu bilebilmek ve bildiğini hazmedebilmek için.

Biliyorum bunları sen de biliyorsun. Ve biliyorum bir yanın hak verse de yine de bir şeyler var ve kabullenmek zor geliyor. İzin ver canım benim, her şeyin bir zamanı var. İnsanız ve kırılganlıklarımız var. İnsanız ve baştan çıkaran isteklerimiz, zayıflıklarımız var; ümitsizlik anlarımız var. Ve tüm bunlara rağmen biz O’nun sevgilisi ve kıymetlisiyiz.

Çok sevildiğini ve gözetildiğini bil. Asla ümitsiz olma! Lakin zirvelere erişmek zordur. Ve bir günde de zirvelere çıkamazsın. Çıkmamalısın da. Çünkü bunu kaldıramazsın. Yolun her neresinde olursan ol – “hep bulunduğun yerin, anın, hadisenin hakkını vermelisin.“ Ver o zaman.

04 Ağustos 2009

Alışveriş

Almak ya da vermek için yaşama.

Yaşa ve ver ve yaşa ve al.
Nefes yaşam katar ama nefes için yaşanmaz.