14 Kasım 2012

NEFESİNLE

İnsan, gerçekte olmayan 'hayatından' bağımsız; orada, sadece sessiz sedasız akıp giden hayatının filmini izleyen pasif bir gözlemci değildir. Evet doğrudur; adına 'Dünya hayatı' denen, sınırları olan bir sahnede ve başı sonu olan bir oyundadır. Bu oyunda performansı ile hissettiklerini ve seyircilere verdiği izlenimi şekillendiren bir oyuncudur; oyunun gidişatına ve alt metnindeki hakim duyguya yön veren bir yönetmendir ve fark edebilirse de en çok, eğlenceye ve derinleşen topyekun anlayışa iştirak eden seyircidir. Ayırımlar yapacak olur isek elbette seyircinin özgürlük alanıyla sahnedeki oyuncunun, yönetmenin ve izleyicinin özgürlük alanı ve anlayışı farklıdır. Ya ayırımlar yapmazsak?

Olan, kendiliğinden, tam da olmakla murad ettiği gibi ve mutlulukla olmaktadır...


Ey yokluk deminden süzülüp gelen
Sen var ya sen;
Hayatını gerçek sanıyorsun
Bir rivayete kapılıp
Yaprak yaprak dert döküyorsun.

Karaydın toprağında hatırlamazsın
Bir derin uykudaydın
Kimi cehennem ateşinde kuru bir gerçek
Kimi ölümsüzler diyarında ölüm kadar yalandın
Göğünden yırtılırcasına - an’sızın zamanın
Çileli bir tuzağa yakalandın
Yüzünü ışığa sardığın gecenin sabahında
Tertemiz ve su gibi aydın
Yoksun’luğa uyandın
Ve şimdi varlığa yol olmak; nefesinle
Senin yegane yazgın.

Kafidir

Şimdi sen soluklandın ve bir an kendini seyrettin ya,
yokluğuma bakışını…
ve özlemin sendeki tadını saçtın ya bu taraflara
beni de soluklandırdın

gün bitip giderken bir iş görmüşlüğün gururuyla
yeniden ışıdı güneş ve eritti;
içimde günden yana biriktirilmiş ve ölü - ne varsa hepsini

önümde usulca akıp giden hayata bakınca şimdi
içimde sessiz, telaşsız ve sevinçli
olduğu yerde mutlu, olanla mutlu, capcanlı, dipdiri
bir kuş kanatlandırdın ellerinde sanki

ve hepsine razı ve güzelliğe müteşekkir
düşündüm de; sevmek güzel şey, ümitli şey dediği gibi şairin
sevilmekse bir an bile olsa kafidir
ve var olmak için yeterince iyi bir gerekçedir

01 Kasım 2012

GÜL KOKUSU

İnsan karanlık bir kuytuda
Kendi içine saklı, kilitli bir kutu
Kutuya sızan ince bir gül kokusu
Belki ışığa dair son umudu

Verdi miydi hayata kendini insan
Bir hediye gibi, sakınmadan
Söylediğinde şarkısını haykırarak
Korkak yüreklere, sahtekar kulaklara...
Açılıverir kilidi kutunun;
Saçılır aleme yıldız tozları, kuş cıvıltıları
Ve yayılır dört yana taze bir gül kokusu.

Kim bilir hangi kutudakinin
ışığa dair son umudu...