05 Mayıs 2010

Aşk Denizi

Hayat dalgalı ve aç bir denizdir. Bu denizin dalgaları, olasılık dalgalarıdır; onları yaratansa insanın düşünceleridir. Fırtına, insanın heves ve arzularından kopar. Duygu, olasılığın gerçeğe döküldüğü kaptır. Kaptakini pişiren iradedir. Endişe, henüz pişmemiş aşa su katmaktır. Sabır her fırtınanın geçici olduğunu bilmektir. Sabır kısık ateşte, aşa lezzet katmaktır. Nihayet dileyen dilediğine ulaşır ve fırtına bir süreliğine diner. Aslında fırtınayı bitiren şey doygunluktur; iç denge, sükûnet ve dinginliktir.

Herkes kendi denizinde yüzer ve deniz, yine de tek bir denizdir.

İnsan içinde yüzdüğü aşk denizini sevmeli.

Eğer bu denizde var olacaksan yüzmeyi öğren ve unutma ki denizde fırtına varken yüzmek öğrenilmez. Hatırla ki iyi yüzücü suyla savaşmaz ve işin çoğunu suya bırakır.

Eğer bu denizde eğleneceksen sörf yapmayı öğren ve kendine bir tahta bul. Hatırla ki, dalga yokken sörf yapılmaz ve iyi sörfçü dalgaya hiçbir şey yapmaz; her şeyi dalganın yapmasına izin verir.

Eğer bu denizde bilmediğin sulara açılacaksan kendine bir gemi bul ve kaptanlığı öğren. Hatırla ki bu gemide akıl dümen, iman ise gemidir. İyi kaptan ise fırtınada dümeni bırakmaz; gemisini de asla terk etmez.

Yüzmek nefes; sörf denge; kaptanlık akıl işidir.

Hepsini öğrendiğinde - lezzetli bir rayiha olarak gönülde - dilediğin derinlere dalabilirsin artık.