30 Nisan 2011

Silin Beni

Ali Karakuş öldü.

Yaşasın Ali Karakuş!

İnsan biriktiriyor. Bir ismin ardında bir şahsiyet biriktiriyor. O kadar çok emek veriyor, o kadar çok özenle hatıra kaydediyor ki o isme, ismi kendisinden daha gerçek ve vazgeçilmez hale geliyor. "Ali Karakuş öldü." demek Ali Karakuş isminin yükü, o isimle biriktirilenler ve o isimle müsemma varsayılan benlik, önemsiz ve gereksiz oldu demek. O isme iliştirilen ne varsa artık özgürlüğüne ve huzura kavuştu demek. O isme ait korkular dağıldı ve o ismin ardına sığınanlar, gerçekten yaşamak ile yaşıyormuş gibi yapmak arasında bir yol ayrımına geldi demek.

Her an gökten elmalar düşüyor aslında ve her an bir milat olabilir. Her an aşk kapısıdır aslında ve o an işte bu andır; öldüğün ve daha büyük bir güzelliğe doğmaya hazır olduğun an.

"Ali Karakuş öldü." Demek, ismin ardındaki asıl OLAN belirdi ve her an yeniden beliriyor demektir. Aslında bu bir ilandır; aşığın maşukta erimeden önceki son sözleridir. O yüzden mezar taşına isim aranıyorsa aşığın, "sevgilinin adı" âlâdır.

Ve şimdi olacak olan, belki ilk defa olmakta olandır.


Silin beni;
Hiç var olmamışım gibi
Dönün işinize gücünüze.

Duymadınız sayın; sözlerimi de
Hem uçuşup kayboldular zaten
Hepsi 'şimdi'den

Bir hevestim;
Geldim geçtim
Bir yanlışlık yok bu işte

Var'sayıldım belki
ve yoktum aslında

Kesin hesabı artık,
Düşün yekûnden.

24 Nisan 2011

Nereye?

Bir insanı sevmekle yıkılan, hayatla kavgaya tutuşur. Ve bir insanı sevmekle yıkılan, ancak kendisini daha çok severek hayata yeniden tutunur.

Hayatla kavgalı insan, aslında kendisiyle mücadele içindedir ve kendisiyle mücadele eden insan, bu kavgada başkalarının araya girmesine de izin vermeyecektir. Ancak insan tek başına yaşayamaz. Bu yüzden kavgasına başkalarını da muhakkak, ortak edecektir. Sadece yabancıları değil kaçınılmaz olarak kendisini sevenleri de bu kavgada görmek isteyecektir.

Kendine karşı yıkıcı bir insan, ötekine duyduğu sevgiyi de ancak yıkıcı bir dille ifade edecektir. Çünkü insan sevdiğini kendinden ayrı tutmaz.

Kendi içinde dengesini bulamamış bir insan, ister istemez sevdiğinin de dengesini bozmaya çabalayacaktır. Çünkü insan sevdiğinden ayrı denge kuramaz.

Evet; seven yine sever ve sevilen yine sevilir. Lakin seven ihtimam göstermezse sevdiğine, hoyrat davranırsa bilmeden bir şekilde, sevgiler eskir. Bazen o kadar çok eskir ki, sevgilinin toprağında yeşeremez ve çiçek açamaz olur. Sevgiler eskiyince özü aynı kalsa da adı ve görüntüsü başkalaşır. Kimi zaman şiddet olur sevginin görüntüsü, kimi zaman ayrılık, kimi zaman kırılmışlık. Sevginin adı ya da görüntüsünün zamanla neye dönüştüğü aslında bir şeyi değiştirmez. Başkalaşan ve hatta geri dönüşü olmayan yollar, sevgiyi silemez. Çünkü sevgi ölümsüzdür ve sevdiysen bir şekilde; güzelleştirir seni sevgin, bir iz bırakır sende. Sevginin bıraktığı izler de kendisi gibi silinmezler.

Ayrılığın, öfkenin, kırılmışlığın acısı da aslında bu güzelliği görememekten ve yeni yolların getireceği güzelliğe henüz açılmamış olmaktan gelir. Hayat yolu, ne verirse versin ve ne alırsa alsın aslında sadece güzellik taşır insana. Çünkü hayat, sevgiyle var oldu ve çünkü hayat, ancak sevgiyle güzelliğini buldu.

İnsan başını kaldırmadan nasıl ki göremezse yıldızları, güzelliği görmek için de doğru yere bakmak gerekir; sevginin ilk var olduğu, çağladığı ve her yaşam deneyiminin bıraktığı iz ile durmaksızın çoğaldığı yere...

Nereye?

Birden Patlayacak

Yaptığında değil sadece, yapamadığında da mutlu ol kendinle. Bir sonuca, bir koşula bağlama mutlu OLUŞUNU. Mutluluk senin olan, özünden taşan bir şey olmadıkça, arar ve bulamazsın onu veya bulduğun her defasında kaybedersin ummadığın bir anda.

Özün sana bir şeyler fısıldar sürekli; aradığın soruların cevaplarını mesela. Cevap zorlu yollardan gitmeni söyler bazen ve gitmediğinde o yoldan, kendine ihanet ettiğini söyler bir tarafın ve yargılar seni. Özün yargılamaz. Zamanı vardır her şeyin, bilir. Ve o zaman öyle çok uzun da değildir. Her şey bir AN'da oluverir hayatta - her şey. Senin çiçeğin de yırtacak elbet kendi kabuğunu ve birden patlayacak tomurcuk - FARK ETTİĞİNDE az ötede büyük bir hayat olduğunu...